Yeryüzündeki Cennet: Bozburun

EGE VE AKDENİZ’İN BİRBİRİNE KAVUŞTUĞU NOKTADA YER ALAN BOZBURUN YARIMADASI, MUHTEŞEM KOYLARI, EŞSİZ DOĞASI VE ETRAFINA YAYILAN BİRBİRİNDEN GÜZEL KÖYLERİYLE, DOĞAYLA İÇ İÇE BIR TATİL İÇİN BİREBİR.

“En küçük bir ses bile sanki gök gürültüsü; İçim kıpır kıpır deniz kıpırtısız”

Dalaman Havalimanı’ndan başlayan yolculuğumun son yarım saatinde, kulağımda Bülent Ortaçgil’in meşhur “Bozburun” şarkısı ve önümde birbiri ardına sıralanan dar dönemeçler… Ve de giderek daha güçlü hissettiğim deniz kokusu…

Siz de bir gün her şeyi geride bırakıp tenha bir balıkçı kasabasına yerleşmek gibi bir plan yapıyorsanız, şöyle alıcı bir gözle bakmak için Bozburun’a gelebilirsiniz. Sadece bir çift ayakkabı, iki şort ve tişörtle akşamüstü saatlerinde adım attığım Bozburun, güzelliğiyle aklımı başımdan alıyor. Kıyısının bir denizden çok göle benzeyen durgunluğu, muhteşem koyları ve eşsiz doğasıyla son yıllarda yıldızı parlayan Bozburun’da mutsuz olmanız için hiçbir sebep yok.

Bozburun için ¨Ölmeden önce, cennete gidenlerin toplandığı yer¨ diye boşuna dememiş eski Atinalılar. Yalnızca doğayla baş başa olduğunuz bu güzel kasabada karayoluyla ulaşımın mümkün olmadığı otellerinden birinde kalıp kano ya da botla civardaki koyları gezebilir; limandan kalkan teknelerle günübirlik turlara katılabilirsiniz.

Bozburun ve çevresindeki Bozukkale, Üç Taş, Akvaryum ve Dirsekbükü de dâhil farklı koylar size mavinin binbir tonunu sunacak. Bozburun’u bu kadar eşsiz yapan özelliklerinden biri de etrafındaki birbirinden güzel rotalar: Orhaniye, Hisarönü, Turgut, Selimiye, Çiftlik ve Söğüt… Örneğin, Söğüt benim bugüne kadar gün batımı izlerken büyülendiğim yerler arasında mutlaka ilk üçe girer. Ancak bunda sadece Söğüt’ün değil, uzaktan izlediğim Simi Adası’nın da payı var. Bu arada eğer biraz yürümek isterseniz Söğüt Köyü’nün güneybatısında Thyssanos yerleşimine ait antik kentin duvar kalıntıları bulunuyor ancak kazı yapılmadığı için görebilecekleriniz oldukça sınırlı. Aslında zamanında tüm Bozburun Yarımadasına yayılan pek çok yerleşim yeri varmış ancak kalıntıların çok azı günümüze kadar gelebilmiş.

Phoinix, Hydas, Loryma, Kasara, Bayır Köyü ve Bybassos Antik Kenti bölgede öne çıkan eski yerleşim yerleri arasında. Bölgenin ünlü plajı Kızkumu’na da ayrı bir paragraf açmak gerekiyor çünkü Orhaniye’de yer alan plaj aslında yüzmek için çok ideal değil. Kızıl renkteki kum plajın kıyısına yaklaştıkça ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız çünkü Kızkumu’nda denizin ortasındaki yaklaşık 500 metrelik sığ bölümü bir baştan diğer başa yürüyebiliyor ve karşı kıyıya geçebiliyorsunuz.

Görmeden Dönmeyin: Söğüt ve Selimiye

Son derece büyüleyici bir havaya sahip olan Selimiye de mutlaka ziyaret edilmesi gereken köyler arasında yer alıyor. Özellikle Bozburun ile Söğüt arasındaki yol, karşı konulmaz manzaralarıyla kendinizi cennette hissetmenize neden olabiliyor. Söğüt’te kıyı şeridindeki restoranlar hem manzaralarının güzelliği hem de mutfaklarının çeşitliliğiyle birbiriyle yarışacak durumda. Şayet yolunuz bu eşsiz bölgeye düşerse Selimiye’nin ünlü losta tatlısını da denemenizi öneririm. Losta, Selimiye’nin eski ismiymiş. Losta tatlısı ise içinde keçi peyniri olan baklavaya benzeyen bir tatlı ve şurubunda portakal aroması var. Selimiye Losta Tatlıcısı diye kime sorsanız gösterirler.

Selimiye’nin genel itibariyle tatilde sosyalleşmek ve yeni arkadaşlar edinmek isteyenler için biraz daha uygun olduğunu söyleyebilirim. Yan yana pek çok restoran ve kafe olduğu için illa ki zevkinize hitap eden bir yer bulabiliyorsunuz. Tekne turu yapma planlarınız varsa, Selimiye’deki tekneler de tıpkı Bozburun’dakiler gibi farklı rotalara yolculuk yapmanıza imkân tanıyor. Çoğunda müzik yok. Yani yüksek tonda müzik sesiyle değil, yalnızca dalgaların sesiyle baş başa oluyorsunuz.

Hayatımda daha önce hiç şelalede yüzmediğim için buralara kadar gelmişken Turgut Şelalesi’ni ziyaret edip bu mini şelalenin buz gibi suyunda birkaç kulaç atmak istedim ama beni asıl etkileyen çevresindeki ormanın güzelliği oldu. Doğa yürüyüşü sevenlerin yanı sıra safari turu yapanların da uğrak noktası haline gelen bu güzel bölgeye az da olsa vakit ayırmakta yarar var.

Eşsiz coğrafyasını uzun uzun seyre dalacağınız Bozburun yarımadası, köylerindeki geleneksel hayatıyla da bir adım öne çıkan bölgelerden. Ben daha şimdiden Ekim ayında düzenlenen Bozburun Gulet Festivali bahanesiyle yolumu tekrar bu eşsiz yarımadaya düşürmek için planlar yapmaya başladım bile.

***

Bu yazı ilk olarak Pegasus Magazine Temmuz 2019 sayısında yer almıştır.

Bozburun Seyahat