“Yavaş Seyahat, umudunu ve merakını kendisine kalkan yaparak şartlar ne olursa olsun yoluna devam etme cesaretini göstermiş olan gezginler, kentleri flanör ve flanözler gibi arşınlayanlar, dijital göçebeler ve içinden taşanı akıtmak için kendine bir ‘Paris’ bulamayanlara yazıldı.”
Tanıtım Bülteni
Gökhan Kutluer, okuyucuyu bir uçağın küçük penceresinden Alp Dağları’nı görmenin sevincine ortak ediyor, ellerinden tutup şehirlerde gezdiriyor ve yürümenin olağan güzelliğine eşlik eden olağanüstü karşılaşmalara, kendiliğinden kurulan bağlara davet ediyor.
Yavaş Seyahat – Aheste Bir Ruhun Gözlemleri’nde, anı ıskalamamanın en içten haline tanıklık edecek, çağımızın gezginlerinin hareket halindeki bedenlerine eşlik eden dingin zihinlerini keşfedeceksiniz. ‘Yavaş Seyahat’, kentleri turist telaşıyla gezmenin değil, dünyayı eliyle koymuş gibi bulmak isteyenlerin öyküsü. Yalnız ama asla tek başına yürümeyenlerin serüveni.
“İşte, bulutların ve gökyüzünün büründüğü renklerdeki mutluluğa tutunduğum bir akşam daha böyle sonlanıyor. Ve ben, minik şişesinden fırlamak için can atan mantarı özgürlüğüne kavuşturarak, kadehimi güneşe kaldırıyorum. İzlediğim olağanüstü güzellikteki her gün batımının, ömrüme bir gün daha eklemesi şerefine!”
“Bu kitabı okumaya başlamadan önce kendinize bir soru sorun: Tek bir yerde kök salmak yerine her yerde çiçek açabilmek mümkün mü? Ve Gökhan Kutluer’in verdiği “Evet!” cevabına inanın.” — İlkay Yıldız
Kitap Hakkındaki Haber ve İncelemeler
- Röportaj // NTV
- Röportaj // Fikir Gazetesi
- Haber // Cumhuriyet
- Haber ve İnceleme // Gazete Duvar
- Haber // Yeni Dalga
- İnceleme // Öyküm Deniz
Teşekkürler
Bir gezi kitabı yazmak, gezilerin yalnız yapıldığı zamanlar da buna dahil olmak üzere bir ekip işidir çünkü gezerken arkanızda bıraktıklarınızla ilgilenecek birileri olmazsa, gittiğiniz yerlerde aklınızın evde kalması işten bile değildir. Bu yüzden, bu kitabı yazmamda bana yardımcı olan kimselere teşekkür ederken, önceliği, kedim Zelda’ya gözü gibi bakan Verena’ya vermek istedim.
Sevgili editörüm Gaye ile yollarımızı kesiştiren, Ankara’ya dair yazılarından ilham aldığım flanör arkadaşım Can Öktemer’e, Roma’daki yaşamımı nitelikli kılan insanlardan biri olan, Pier Paolo Pasoli’nin “Kenar Mahalle Çocukları”nı Türkçeye kazandıran Nazlı Birgen’e ve buradaki evimi bulmamda bana önayak olarak günlerimi huzurlu geçirmemi sağlayan gazeteci dostum Esma Çakır’a, bana olan desteklerinden ötürü minnettarım.
Testaccio’daki evlerinde beni sık sık ağırlayan, benim için artık hem bir aile hem de her ihtiyacım olduğunda yardıma koşan birer komşu olan Ece, Ayhan ve Kiraz’a, tuttuğum gezi notlarının en yalın hallerini okurken en az benim kadar heyecanlanan Bengü’ye, bu kitabı yazarken yaşadığım tıkanmalarda bana her daim yeniden masanın başına oturma cesareti veren Marie-Theres’e, yazarlığıma dair yönlendirmeleri ve bildiklerini paylaşmadaki cömertliğiyle beni kendine hayran bırakan İlkay’a, gezilerimde içtiğim şarapların tadım notlarını bahane ederek sık sık çakırkeyif şekilde aradığım Gizem’e ve birlikte uzun kent yürüyüşleri yaparken sokak fotoğrafçılığına dair ufuk açan sohbetler etmekten büyük keyif aldığım Ali’ye, hayatımı kolaylaştırdıkları için ne kadar teşekkür etsem az.
Kitabın yazım süreci tamamlandıktan sonra benimle birlikte her sayfasını özenle inceleyen ve değerli görüşlerini paylaşan Burak, Gökhan, Hazal, Onur, Pelin, Serkan ve Sadiye’ye ise ayırdıkları vakit için çok teşekkür ederim.
Kapak // Mert Göker