İtalyan şaraplarının methini hepiniz duymuşsunuzdur. Eşsiz doğasının sunduğu olanakları kültürüne yansıtmakta başarı olan İtalyanlar, elbette ki şarap konusunda da geri kalmamış; yüzyıllar boyunca nesilden nesile aktardıkları bilgi ve tecrübeyle İtalyan şaraplarının üretimini mükemmelleştirmeyi başarmışlar. Kuzeyin puslu, yemyeşil tepelerinden Toskana, Umbria, Marche ve Abruzzo’nun bol güneş alan coğrafyasına, güneydeki Puglia, Calabria ve Basilicata topraklarından Sicilya ve Sardinya adalarına varan oldukça geniş bir alanda şarap üretimi yapılan bu güzel ülkede geçirdiğim yılların ardından, İtalyan şaraplarına merakı olanlar için rehber niteliğinde bir yazı hazırlamak istedim.
Chianti, Barolo, Prosecco, Valpolicella, Soave, Orvieto ve Etna’nın anavatanı olan İtalya, dört bin yıldan daha eskiye dayanan zengin bir şarap mirasına sahip. Hem şaraplık üzüm çeşitlerinin hem de şarap stillerinin çeşitliliğiyle ünlü olan ülke, ürettiği şarap hacmiyle de öne çıkıyor, zira dünya genelindeki şarap üretiminin yaklaşık yüzde yirmilik kısmı İtalya’da gerçekleşiyor. Böylesine geniş bir şarap portföyünü yönetmek ve pazarlamak, özellikle de günümüzün son derece rekabetçi şarap pazarında kolay bir iş değil. Bu yüzden, İtalyan hükümetinin şarap sınıflandırma ve etiketleme sistemi, 500’den fazla DOCG, DOC/DOP ve IGT unvanından oluşan dört kademeli bir kalite hiyerarşisi kullanıyor.
İtalyan Şaraplarının Sınıflandırılması ve İtalyan Şarap Etiketleri
İtalyan şarapları, tıpkı Fransa ve İspanya’dakiler gibi yasalar gereği belirli temel bilgileri (üretici adı, apelasyon, bağ bozumu, alkol içeriği ve şişe hacmi) göstermek zorunda olan şarap etiketlerine sahip. İtalya, resmi şarap sınıflandırmalarını 1960’larda geliştirmeye başlamış ve kendine Fransız sistemini (Appellation d’origine Controlée) model almış. 1963 yılında tanıtılan DOC ve DOCG (1982 yılına kadar atıl kalıyor) kategorilerini 1990’ların başında IGT kategorisi takip etmiş. Listenin son sırasında ise Vino da Tavola, yani sofra şarabı yer alıyor. Gelin, İtalyan şaraplarının sınıflandırmalarına ve etiket terminolojisine birlikte bakalım.
DOCG (Denominazione di Origine Controllata e Garantita)
DOCG, İtalyan şarapları için en yüksek sınıflandırmadır. Kontrollü (controllata) üretim yöntemlerini ve lezzet garantili (garantita) şarap kalitesini ifade eder. DOCG şaraplarının üretimini düzenleyen katı kurallar vardır. Bunların başında izin verilen üzüm çeşitleri, bölge sınırları, üzüm olgunluğu, şarap yapım prosedürleri ve fıçı/şişe olgunlaşması gelir. Bütün DOCG şarapları resmi tadım prosedürlerine tabidir. Taklitlerini önlemek adına, şişelerin boyun kısmında numaralandırılmış bir devlet mührü bulunur.
DOC (Denominazione di Origine Controllata)
DOC, İtalyan şarap sınıflandırmasının ana kademesidir ve neredeyse tüm geleneksel İtalyan şarap stillerini kapsar. Her biri kendi bağcılık bölgesini, izin verilen üzüm çeşitlerini ve şarap stilini düzenleyen bir dizi yasaya sahip yaklaşık 330 ayrı DOC unvanı vardır. Sürekli olarak yüksek kalite gösterenler DOCG statüsüne terfi eder.
IGT (Indicazione Geografica Tipica)
IGT, İtalya’daki şarap üreticilerine belirli bir düzeyde özgürlük tanıma amacıyla 1992 yılında uygulamaya konmuştur. 1992’den önce, birçok şarap DOC veya DOCG statüsüne giremiyordu. Ancak bunun tek sebebi kalite değildi. Bazı şaraplar, DOC ve DOCG regülasyonları kapsamında onaylanmayan üzüm çeşitlerinden (veya karışımlarından) yapıldıkları için sadece IGT olarak etiketlenebiliyorlardı. IGT sınıflandırmasının odağı, üzüm çeşitleri veya şarap stillerinden ziyade üretim bölgesidir.
Vino da Tavola
Vino da Tavola, İtalyanca’da ‘sofra şarabı’ anlamına gelir ve İtalyan şaraplarının en temel seviyesini temsil eder. Aslında Vino da Tavola kategorisi, bu başlık altında kaliteli (ancak alışılmışın dışında) şaraplar üreten deneysel şarap üreticileri sayesinde 1970’lerde ve 1980’lerde belirli bir prestije sahipti. Ancak bu durum, daha esnek üretim koşullarına sahip IGT kategorisinin kullanılmaya başlanmasından bu yana giderek azaldı ve Vino da Tavola, zaman içinde orijinal statüsüne geri döndü.
Super Tuscans
Super Tuscans terimi, geleneksel İtalyan şarapçılık normlarını ihlâl ettikleri için DOC veya DOCG statüsü talep etmeleri engellenen belirli bir dizi yüksek kaliteli Toskana şarabını tanımlama adına 1970’lerde ortaya çıkmıştır. Super Tuscan şaraplarında yabancı üzüm çeşitleri kullanılmış ve şaraplar genellikle küçük, yeni tip meşe fıçılarda olgunlaştırılmıştır. Başlangıçta, Super Tuscan şarapları Vino da Tavola olarak etiketlenmek zorundaydı, zira dönemin gelenek odaklı DOC regülasyonlarına aykırıydılar. Ancak şarapların kalitesi İtalya’ya şarap dünyasında bilinirlik ve prestij kattığından, bu durum en nihayetinde nispeten daha gevşek üretim kurallarıyla IGT kategorisinin yaratılmasına yol açtı. Super Tuscans üreticilerinden biri olan Antinori ailesine dair yazdığım yazıya buradan ulaşabilir, hem aileye hem de şaraplara dair daha detaylı bilgi alabilirsiniz. Günümüzde bu şaraplardan bazılarının dünya çapında geniş bir tanınırlığa ve oldukça astronomik fiyat etiketlerine sahip olduğunu belirtmek isterim.
Bu yazıyı yazdığım tarihlerde, Antinoriler kendi Super Tuscan şaraplarından olan Tignanello ve Solaia’nın 2019 rekoltelerini satışa sundu. İtalya’ya giderseniz, Tignanello veya Solaia’dan bir şişeyi tatmak, diğerini de yıllar sonra açmak üzere (yirmi yıla kadar bekletebilirsiniz) iki şişe alıp öyle dönün derim. Super Tuscan şaraplarının öncüsü olan Tignanello’yu açtıktan sonra burun ve damakta siyah meyve, vanilya, bitter çikolata, vanilya ve meşe tonları alacaksınız. Ancak her kaliteli Sangiovese ağırlıklı şarap gibi Tignanello’nun da dengesine kavuşabilmesi için en az üç-dört yıl geçmesi gerekiyor. Yani aldığınız ikinci şişeyi açmak için birkaç yıl beklemeniz iyi olur.
İtalya’daki Şarap Bölgeleri
İtalya, tamamı şarap üreten ve yine tamamı birden fazla şarap bölgesine sahip yirmi idari bölgeye ayrılmıştır. Her bir bölgenin kendi meşhur şarap stili vardır. Bazıları büyük miktarlarda üretildikleri ve dünyanın her yerinde bulunabildikleri için, bazılarıysa her rekoltede belli bir kalite standardını tutturabildikleri için ünlüdür. Ancak miktar ve kalite birlikte göz önünde bulundurulduğunda, İtalya’daki şarap bölgelerinden en önemlilerinin Toskana, Piemonte ve Veneto olduğu söylenebilir.
Kuzey İtalya’daki Şarap Bölgeleri
İtalya’nın kuzeyinde, kuzeybatıdan kuzeydoğuya doğru Piemonte, kuzeyde Trentino Alto Adige, Veneto ve Friuli-Venezia Giulia bölgeleri olmak üzere dört ana şarap bölgesi bulunmaktadır. Şarap bölgeleri hakkında araştırmak yaparken, bir köşede Google Maps’i mutlaka açık tutun. Böylece hem sıcaklık değerlerine hem de coğrafyaya dair aşağı yukarı bir fikir edinmiş olursunuz. Mesela şu an haritadan Kuzey İtalya’ya bakıyorsanız, Alpler tarafından çevrelendiğini rahatlıkla görebilir; bölgeyi enine kat eden Po’nun yanı sıra Lago Maggiore ve Lago di Garda gibi büyük gölleri hemen farkedebilirsiniz. Tüm bunlar, iklim, üzümler ve onların yetiştirilme şekliyle yakından ilintilidir. Dolayısıyla söz konusu coğrafyayı ne kadar iyi anlarsanız, üretilen şaraba dair o kadar derinlikli bilgiye sahip olursunuz. Kuzey İtalya özelinde konuşmak gerekirse, Alpler üzüm bağları için yağmurdan korunma işlevi görürken, nehirler ve göller de yazları kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçen daha ılımlı bir iklim yaratılmasını sağlar. Bu koşullar, şarap üreticileri için aşırı nemli bölgede mantar hastalıklarının oluşmasını önleme, yaz aylarında üzümleri güneş yanıklarından koruyarak köpüklü ve beyaz şaraplara özgü yüksek asidite-düşük şeker oranını tutturma gibi iki kritik zorluk ortaya çıkarmaktadır.
Piemonte
Piemonte bölgesi, kurak ve sıcak yaz aylarını takip eden uzun ve soğuk kışları ile tanınır. 600 metreye kadar yükselen dağ etekleri sayesinde çeşitli bağcılık tekniklerine olanak sağlayan bölgenin sadece küçük bir kısmı şarap üretimine ayrılmıştır. Ayrılan bu alan, Barolo DOCG ve Barbaresco DOCG gibi DOC ve DOCG uygulamalarının üretildiği Monferrato, Asti ve Alba çevresindeki bölgeye tekabül etmektedir. Burada üretilen önemli şarapların çoğu kırmızıdır. Dağlık bir bölge olmasına rağmen üzümler yaz sıcağında iyi olgunlaşır.
Piemonte şaraplarının ortak özelliği yüksek asiditeye sahip olmasıdır. Dünyaca ünlü Barolo ve Barbaresco dışında Piemonte’de bulabileceğiniz diğer başlıca şaraplar, kırmızı için Barbera, Nebbiolo, Dolcetto ve Grignolino, beyaz için Cortese, tatlı şarap için Moscato ve Malvasia, köpüklü şarap içinse Spumante d’Asti’dir. Bilmeniz gereken bir diğer husus da Piemonte’de IGT veya IGP unvanlarının bulunmadığıdır.
Ünlü Barolo şarabı, adını Alba’nın yaklaşık 15 kilometre güneybatısındaki köyden alır. Şarapların koyu meyveler ve baharatlı notalardan oluşan aromalarını salması ortalama on yıldan fazla sürdüğü ve güçlü tanen yapısı yavaş yavaş genişlemeye başladığı için geleneksel üretim tarzı son yıllarda biraz arka plana itilmiştir. Çoğunlukla meşe fıçılarda olgunlaştırılan ve önemli ölçüde daha düşük maserasyon (şarapların yapım aşamasında üzüm şırasının, kabuklarının ve çekirdeklerinin bir arada bekletilmesi) süresi nedeniyle daha az tanen gösteren günümüz Barolo şarapları, mahzende on beş yıldan fazla kalabilmekle beraber bağ bozumundan sonra da gayet keyifle tüketilebilirler.
Piemonte genellikle İtalya’nın “Burgundy”si olarak tanımlanır. Bunun sebebi, bölgede çok sayıda küçük ölçekli aile şaraphanesinin olması ve -bazen takıntı derecesine varan- kaliteye odaklanılmasından kaynaklanır. Bu noktada, Burgundy’nin Pinot Noir ile yaptığını Piemonte Nebbiolo ile yapıyor diyebiliriz. Aslında Nebbiolo, bölgenin en yaygın ekilen üzümü değil ancak şarabının kalitesine ve itibarına en büyük katkıyı yapan üzüm olduğu kesin. Öyle ki Piemonte’nin DOCG’lerinden dördü olan Barolo, Barbaresco, Gattinara ve Roero’da Nebbiolo üzümleri vardır. Nebbiolo şarapları, katran ve gül kokularının yanı sıra belirgin tanenleri ile bilinir. Üzüm, Piemonte’nin kuzey ve doğusunda Spanna olarak bilinmekle beraber Carema, Fara ve Nebbiolo d’Alba dahil olmak üzere en az on yerel DOC’de daha kullanılır.
Piemonte’nin en iyi Barbera üzümlü şarapları, Barbera del Monferrato, Barbera d’Asti ve Barbera d’Alba’ başlıkları altında satılmaktadır. Bunlar klasik İtalyan tarzında, keskin, vişne kokulu, orta gövdeli ve asidite seviyesi iyi ayarlanmış kırmızı şaraplardır. Nebbiolo bazlı muadillerine göre daha az buruk tanenli olan Barbera şarapları, bağ bozumundan sadece bir veya iki yıl sonra keyifle tüketilebilir. Bu da onları günümüzün hızlı ve rekabetçi şarap pazarında avantajlı konuma sokar.
Piemonte’nin üçüncü kırmızı üzümü Dolcetto’dur. Birkaç DOC’si ve sadece kendisine ayrılmış üç DOCG’si vardır: Dogliani (eski adıyla Dolcetto di Dogliani), Dolcetto di Diano d’Alba ve Dolcetto di Ovada Superiore. İsmi ‘küçük tatlı şey’ anlamına gelse de Dolcetto, genellikle iştah açıcı, hafif acımsı bir bitişe sahip sek kırmızı şaraplar yapmak için kullanılır.
Trentino – Alto Adige
Trentino ve Alto Adige, aslında aynı küçük coğrafya içinde fakat farklı dil ve geleneklere sahip iki ayrı bölge. Bu nedenle, şarap üretiminde gösterdikleri yaklaşım da birbirinden farklı. İtalya’nın en kuzeyindeki bölge olan Alto Adige’de yazlar kısa ve kurak geçerken, bölgede bağların büyüme mevsimi boyunca genellikle az yağmur oluyor. Burada üretilen en önemli şarap ise genellikle sek, mineralli ve hafif gövdeli tarzıyla Pinot Grigio. Onu Gerwutzstraminer, Chardonnay ve Pinot Blanc takip ediyor. Bölgeki şarapların resmi ünvanı, Alto Adige DOC olarak belirlenmiş.
Trentino ise Alto Adige’nin güneyinde yer alıyor ve benzer iklim koşullarına sahip ancak biraz daha sıcak. Burada da yine ana şarap olarak gösterilse de, bu bölgedeki Pinot Grigio şarapları asit oranı daha düşük, meyve aromaları çok da belirgin olmayan, sek ve orta gövdeli şaraplardır. Trentino’nun diğer önemli şarapları, Merlot ve Teroldego olarak gösterilebilir. Bölgeye ait şaraplar, Trentino DOC adıyla anılır.
Veneto
Veneto bölgesi, batıda Garda Gölü’nden doğuda Venedik’e kadar uzanır ve kuzeyde Alplerin eteklerine, güneyde ise düzlük bir alana ev sahipliği yapar. Giro d’Italia’yı yakından takip edenler, bahsettiğim coğrafyayı hemen zihinlerinden canlandıracaktır. İtalya’nın en büyük şarap üretim bölgelerinden biri olan Veneto’da kırmızı, beyaz, tatlı ve köpüklü şaraplarda yüksek kalite standartları korunuyor. Soave DOC, Valpolicella DOC ve Amarone della Valpolicella DOCG en ünlü kırmızı şaraplar olup, bunları beyazlar için Pinot Grigio ve Chardonnay, tatlılar için Recioto della Valpolicella ve son olarak da köpüklü şaraplar için hepimizin bildiği ya da mutlaka ismini duyduğu Prosecco takip ediyor. Son zamanlarda İtalya’daki organik şarap pazarında da isminden sıkça söz ettirmeye başlayan bölge, modern üretim tekniklerine karşı geleneksel yolları tercih eden üreticilerin gözbebeği olmuş durumda. Veneto bölgesine gittiğinizde amforada yıllandırılmış turuncu şarapları mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum.
Friuli-Venezia Giulia
Friuli-Venezia Giulia bölgesi, kuzeyindeki dağlarla güneyindeki deniz arasında, İtalya’nın en kuzeydoğu ucunda yer alıyor. Slovenya ve Avusturya ile komşu olan bölgedeki Pinot Grigio ve Merlot şaraplarının kendine has bir tarzı olduğu söylenebilir. Benim buradaki favorim, şeftali gibi çekirdekli meyvelerden ananas gibi tropik meyvelere kadar daha yoğun meyve aromalarına sahip, orta ve hatta dolgun gövdeli Pinot Grigio şarapları. Tercihinizi Merlot şaraplarından yana kullanırsanız, olgun kırmızı meyve tatları, hafif meşe notaları, orta gövde ve kararında bir asidite seviyesiyle karşılaşacaksınız. Collio DOC ve Colli Orientali DOC, bölgenin en meşhur apelasyonlarından ikisi olarak gösterilebilir.
İtalya’nın Merkezindeki Şarap Bölgeleri
Toskana, hepimizin malumu olduğu üzere İtalya’nın merkezindeki en meşhur şarap bölgesi. Yürüyerek, bisikletle, Vespa’yla veya arabayla; nasıl yolculuk ederseniz edin, inişli çıkışlı tepeleri, toprak kiremitli çatıları, selvi ağaçlarıyla kaplı yolları ve elbette ki Chianti’si sizi mutlu etmeye yetecektir. Ancak, şarap meraklıları arasında Brunello di Montalcino ve Vino Nobile di Montepulciano’nun yanı sıra Chianti Classico’nun, -Chianti’ye kıyasla- biraz daha fazla saygı gördüğünü bilmenizde yarar var. Gerçi Toskana sadece Chianti ve Chianti Classico ile bitmiyor. Bölge aynı zamanda, Maremma ve Bolgheri’yi, Vernaccia di San Gimignano’nun tuzlu beyaz şaraplarını ve Toskana genelinde üretilen cevizli, oksidatif; kuru pasta, Cantucci ve keklerle son derece güzel giden, tatlı Vin Santos’u da sunuyor.
Toskana’dan biraz uzaklaşınca Umbria bölgesi ile karşılaşırsınız. Tamamen karayla çevrili, İtalya’nın denize kıyısı olmayan tek bölgesi olan Umbria’da üretilen şaraplar, daha dolgun gövdeli olma eğilimindedir ve gayet iyi yıllanırlar. Bölgenin en önemli üzümleri, Sangiovese, Grechetto, Merlot ve Trebbiano’dur. Özellikle Montefalco’dan Sagrantino, muazzam tanen gücü ve karmaşıklığı olan bir üzüm çeşididir. Roma’yı merkezine alan Lazio bölgesi ise Malvasia üzümleri ve Frascati bağları ile anılır.
Adriyatik’e bakan Marche ve Abruzzo bölgeleri, en az Toskana kadar güzel manzaralara sahiptir. Marche’nin en gözde şarapları, şüphesiz Verdicchio dei Castelli di Jesi’nin otsu ve cevizli beyaz şaraplarıdır. Abruzzo’nun Montepulciano d’Abruzzo’su ise -güzel örneklerine denk gelirseniz- Vino Nobile di Montepulciano’dan hiç de geri kalmaz.
Toskana
İtalya’nın Tiren kıyısı boyunca uzanan Toskana, dünyanın en prestijli şarap yetiştirme bölgelerinden biri olarak gösterilir. Toskana’nın üzüm bağları, kuzeybatıda Ligurya, kuzeyde Emilia-Romagna, kuzeydoğuda Marche, doğuda Umbria ve güneydoğuda Lazio bölgeleriyle sınır komşusudur. Son derece uygun jeolojik ve iklimsel koşullar sayesinde, bölgenin şarap üreticileri yüksek kaliteli Toskana şarapları üretebilmektedir. Buradaki bağların çorak kireçtaşı topraklarındaki asmalar, bol bol güneş ve yağmur alır. Brunello di Montalcino, Chianti veya Montepulciano’dan Vino Nobile ve Super Tuscans gibi dünya genelinde nam salmış şaraplar, burada üretilir.
Şarap, antropoloji, tarih, coğrafya ve daha pek çok başka alanla birlikte düşünülmesi gereken bir mesele olduğundan, onu sadece bölge ve üzümlerle anlatmak doğru olmaz. Ancak yazıyı sonsuza kadar uzatmamak adına, paylaşmak istediklerimi elimden geldiğince özet geçiyorum. Yine de, Toskana özelinde şöyle bir geçmişe gidip gelmekte fayda var.
İtalya’nın yirmi bölgesinin neredeyse tamamında olduğu gibi, Toskana’nın da uzun bir şarap geçmişi var. Bu geçmiş, bölgedeki kazılarda ortaya çıkan şarap amforalarının kalıntılarından anlaşıldığı üzere MÖ 7. yüzyıla kadar uzanıyor. Roma İmparatorluğu boyunca şarap, özellikle üst sınıfın günlük rutinlerinin bir parçası haline gelmiş. 1200’lü yılların sonuna gelindiğinde ise Floransa şehrindeki şarap tüccarlarının sayısı bir hayli artmış. Bu süreci takiben şehirde kurulan Arte dei Vinattieri, şarap üreticilerine bağlılık yemini ettiren saygın bir lonca oluvermiş ve kaliteyi belli bir seviyenin altına düşürmemek için şarapla ilgili üretimden ticarete uzanan hemen her konuya dair katı düzenlemeler uygulamaya başlamış. Bugünlerde ismine aşina olduğumuz Marchesi de’ Frescobaldi, Marchesi Antinori ve Barone Ricasoli gibi ailelerin şarap serüveni, işte tam da bu dönemde başlamış. 1716 yılında, Toskana Büyük Dükü Cosimo III de’ Medici, Chianti’nin 70.000 hektarlık alanını yasal bir belge ile kaliteli şarap üretimine ayırmaya karar verince, bu, bir DOC’nin resmi olarak uygulanan ilk örneği olarak tarihe geçmiş.
Bölge iklimi, Toskana’nın bir şarap bölgesi olarak başarılı olmasında hayati bir öneme sahip. Ilıman kıyı bölgeleri, artan günlük sıcaklık değişiminin üzümlerin şeker, asitlik ve aromatik dengesini korumaya yardımcı olduğu iç bölgelerle (özellikle bölgenin çok ünlü olduğu inişli çıkışlı tepelerdekilerle) tezat oluşturmasından mütevellit, bölgeyi bir hayli özel kılıyor. Toskana’daki bağların yaklaşık üçte ikisini kaplayan ve kırmızı şarap hacminin yüzde 85’ini oluşturan Sangiovese üzümü, yüksek güneş ışığı saatlerini tercih eden bir üzümdür. Bu yüzden Toskana’ya gittiğinizde bölgedeki üzüm bağlarının çoğunun, üzümlerin güneş maruziyetini en üst düzeye çıkarabilmek için yamaçlara dikilmiş olduğunu görürsünüz. Sangiovese ağırlıklı olarak üretilen Toskana şarapları, epeyce tanen ve asit içerir. Chianti veya İtalya’nın en prestijli şaraplarından biri olan Brunello di Montalcino’nun ana üzümü Sangioevese’dir. Ancak Vino Nobile di Montepulciano için bir Sangiovese klonu olan Prugnollo Gentile üzümü kullanılır. Ayrıca, Toskana’daki kırmızı şaraplarda Canaiolo, Merlot, Cabernet Sauvignon ve Cabernet Franc da kullanılmaktadır. Beyaz şaraplardaki üzüm çeşitleri ise Vermentino, Malvasia, Trebbiano, Chardonnay, Pinot Grigio, Moscato, Vernaccia’dır.
Toskana şarap bölgesinde genel olarak sek şaraplar üretilir ve bu şarapların gövdesi oldukça hafif görünür. Yeni açılmış ve pek de uzun süre yıllandırılmamış bir Toskana şarabı, burunda kiraz, vişne ve kırmızı kuş üzümünü hatırlatır. Damakta ise kırmızı meyveleri anımsatan ve daha bitkisel bir karaktere sahip olan bu genç şarapların keskin asiditesini hemen hissedersiniz. Daha konsantre şaraplar, Chianti Classico gibi daha yüksek sınıflandırılmış Toskana şarapları ve Brunello ve Vino Nobile’nin en iyi riservaları arasında bulunabilir. Bunlar daha zengin ve dolgun bir aromayı, oldukça dengeli tanenlerle birleştirir.
İtalyan şaraplarında riserva kelimesi, özenle üretilmiş bir şarabı tanımlamak için kullanılır. Riserva terimini genellikle Chianti Classico veya Brunello di Montalcino gibi önemli Toskana şaraplarında ve Piemonte’nin ünlü Barolo ve Barbaresco şaraplarında görürsünüz. İtalya dışındaki ülkelerde, riserva kelimesi şarabın nerede yapıldığına bağlı olarak birçok farklı anlama gelebilirken, İtalya’daki şarap regülasyonları, riserva şaraplarının riserva olarak etiketlenmeyen şaraplardan daha uzun süre yıllandırılmasını şart koşmaktadır. Örneğin, bir Barbaresco Riserva şarabının raflardaki yerini alması için en az dört yıl yıllandırılmış olması gerekir. Brunello di Montalcino Riserva içinse bu süre beş yıla kadar çıkar. Riserva şaraplarının daha kaliteli malzemeler ve detaylara titizlikle dikkat gerektirmesinin yanı sıra, onları daha pahalı yapan unsur, yıllandırma süreçleridir. Sonuçta, şarap üreticileri riserva şaraplarını mahzenlerinde çok daha uzun bir süre saklamak zorundadır. Geleneksel olarak, riserva etiketli İtalyan şarapları daha olgun üzümlerden yapılır. Eğer İtalya’dan dönerken sizin için oldukça özel birine şarap götürmek istiyorsanız, riserva etiketli bir şarap tercih etmenizi, şarabı açtıktan sonra ise onu uzunca bir süre dekante etmenizi (şarabın havalandırılması) tavsiye ederim.
Abruzzo
Abruzzo, Montepulciano d’Abruzzo Colline Teramane ve Terre Tollesi/Tullum olmak üzere iki DOCG’nin yanı sıra yedi DOC şarap tanımına ev sahipliği yapmaktadır. Cerasuolo d’Abruzzo, Montepulciano d’Abruzzo, Trebbiano d’Abruzzo en önemlileridir ve bunları daha az bilinen Controguerra takip eder. Bölgenin popüler üzüm çeşitleri kırmızı Montepulciano ve beyaz Trebbiano’dur. Chardonnay, Cabernet Sauvignon ve Merlot gibi birkaç uluslararası çeşit ve Sangiovese, Passerina, Pecorino ve Cococciola gibi yerli üzümler de destekleyici rol oynamaktadır. Abruzzo şarabı için olağan olgunlaştırma süreci meşedir, ancak Montepulciano Cerasuolo paslanmaz çelikte yıllandırılır.
Abruzzo’daki şarapçılık gelenekleri, bölgeye bağcılığın getirilmesinde önemli bir rol oynayan Etrüskler sayesinde MÖ altıncı yüzyıla kadar uzanmaktadır. O dönemde Abruzzo’nun üzüm bağları genellikle L’Aquila eyaletindeki Peligna vadisi çevresinde yoğunlaşmaktaydı. Bununla birlikte, asma yetiştiriciliğinin Apianae adı verilen tatlı, Moscato tarzı bir üzümün yetiştirildiği MÖ dördüncü yüzyıla kadar uzandığına dair kanıtlar da vardır. Ayrıca Hannibal’ın Alpler üzerinden yaptığı destansı yolculuk sırasında askerlerine Teramo’dan (tarihsel olarak Pretuzi olarak bilinir) Abruzzo şarabı verdiğine inanılmaktadır. Ne yazık ki, Abruzzo bölgesinin nüfusu azaldığı için bağcılık yüzyıllar boyunca bir kenara itilmiş. Ancak son 40-50 yılda Chieti eyaletinde yoğunlaşan kooperatif şarap imalathanelerinin çabalarıyla şarapçılıkta bir rönesans yaşanabilmiş. Bugünlerde bölgedeki şarapların yaklaşık yüzde sekseni kooperatifler tarafından üretilmektedir. Tarihsel olarak yoksul bir bölge olan Abruzzo, artık gelişmekte ve sürekli olarak ekonomik hacim kazanmaktadır. Bağcılıktaki canlanmayla birlikte, önemli bir dönem boyunca bölgeye hakim olan dökme şarap ortaya çıkmıştır. Ancak bölge -artık butik şarap imalathanelerinin de artmasıyla- daha kaliteli şaraplar üretmeye yönelik imajını yenilemeyi bilmiştir.
Abruzzo’daki üzüm bağları, teruar zenginliği, bol güneş ışığı, yoğun yağış ve değişken iklim sayesinde gelişir. Kıyıda sıcak ve kuru; iç kesimlerde ise daha karasal bir iklim hakimdir. Ayrıca, yüksek rakımlarda dramatik günlük sıcaklık değişimleri görülür. Dağlardaki serinlik, bölgedeki hava akımları ile birleştiğinde, yamaçlarda yer alan üzüm bağlarındaki sıcaklıkları ılımlı hale getirir. Bu da üzüm bağları için mükemmel bir ortam sağlar. En elverişli yetiştirme koşulları Teramo’nun alçak tepeleri olan Colline Teramane’de bulunur. Yetiştirilen üzümlerin çoğunluğu Abruzzo’nun dağlık bölgelerinden gelmektedir. Üzüm bağlarının %75’i Chieti eyaletinde yer almaktadır. Geri kalanı ise Pecara, Teramo ve L’Aquila’da yer almaktadır.
Güney İtalya’daki Şarap Bölgeleri
Abruzzo’nun hemen güneyinde, küçük, tepelik Molise bölgesi (ve kıyıdan içerideki tepelerde yapılan ünlü Biferno şarapları) yer alır. Bunun hemen ötesinde ise Puglia’nın güneş altında kavrulan toprakları ve İtalya’nın topuğu bulunuyor. Bu bölgede, Basilicata ve Campania’nın Aglianicos, Calabria’nın Gaglioppos, Puglia’nın Negroamaro ve Primitivo’larını kapsayan derin, tanenli, aromatik ve lezzetli kırmızı şaraplara denk geleceksiniz. Ancak konu burada kapanmıyor. Koyu renkli, aromatik, güçlü ve lezzetli kırmızı üzümler, Messina Boğazı’nı geçerek Nero d’Avola’nın hüküm sürdüğü Sicilya’ya da ulaşmış.
Üretim yöntemlerine bağlı olarak, Nero d’Avola, meşe fıçılarda saklanan ve yıllandırmaya uygun yoğun ve koyu şaraplara veya genç ve taze şaraplara dönüştürülebilir. Daha genç şaraplar erik ve kırmızı meyve tatları gösterirken, daha sofistike örnekler çikolata ve koyu ahududu tatları sunar. Nero d’Avola tipik olarak yüksek tanen, orta asit ve güçlü bir gövdeye sahiptir. Bununla birlikte, düşük sıcaklıkların alkol seviyelerini sınırladığı daha yüksek rakımlarda yetiştirilirse çok yumuşak da olabilir.
Adada Frappato, Grillo, Nerello Mascalese ve Zibibbo gibi bir dizi büyüleyici kırmızı ve hatta biraz da beyaz üzüm çeşidi bulabilir, birbirinden lezzetli şaraplar içebilirsiniz. Sicilya ayrıca Etna yanardağının yamaçlarında yüksek rakımlı, son derece eşsiz bir şarap bölgesine de sahip. Teruarın mineral bakımından zengin şaraplarını bir Sicilya seyahatinizde mutlaka denemelisiniz.
Geriye Sardinya kaldı. Sardinya, İtalya’da şaraptan çok bira üreten -ve tüketen- tek bölge. Ancak bu durum, Torbato, Nasco, Monica, Semidano ve Vermentino gibi bazı enfes ve benzersiz çeşitlere sahip olmasına engel değil. Buradaki teruar da epey geniş olduğundan yavaş yavaş uluslararası alanda tanınmaya başlayan kaliteli şaraplar üretilmeye başlanmış durumda.
Sicilya
İkonik Marsala şarabının anavatanı olan Sicilya, 2500 yılı aşkın bir süredir Akdeniz bağcılığının önemli bir merkezi konumunda. Sürekli güneş ışığı ve ılımlı yağışlar alan Sicilya’nın klasik Akdeniz iklimi, şaraplık üzüm üretimi için epey ideal. Sıcak ve kuru iklim, özellikle kıyı esintilerinden yararlanarak iyi havalandırılan bölgelerde küf ve çürümelerin minimum düzeyde tutulmasını sağlar. Hâl böyle olunca, herhangi bir hastalığın geniş bir çapta yayılması mümkün olmaz. Bağlarda hiçbir hastalığın olmadığı durumlarda da kimyasal sprey kullanımına gerek kalmaz. Dolayısıyla Sicilya şaraplarının çoğunun neredeyse tamamen organik üzümlerden üretildiği söylenebilir. Benzer durum Mallorca, İspanya’da da geçerlidir.
Sicilya’daki üreticiler, üzerinde çalışabilecekleri geniş bir teruar yelpazesine sahiptir. Örneğin, doğuda Etna Dağı 3.350 metre yüksekliğe ulaşır. Sicilya Apeninleri anakaradan Calabria Apeninlerine uzanırken, orta ve batı Sicilya boyunca izole masifler bulunur. Toplamda Sicilya arazisinin yaklaşık %61’i tepelik, %26’sı dağlık ve geri kalan %14’ü düzlüktür. Sonuç olarak, üreticiler çok sayıda yükselti, toprak ve mikro iklim sayesinde çok çeşitli Sicilya şaraplarını başarıyla üretebilmektedir. Bu faktörler aynı zamanda Sicilya hasatlarının genellikle üç aylık bir süre boyunca sürdüğü anlamına da gelir.
Kırmızı Sicilya şarabı için, adanın ün kazanmasına yardımcı olan üç ana yerli üzüm çeşidi var: Nero d’Avola, Nerello Mascalese ve Frappato. Perricone, Nerello Cappuccio ve Nocera gibi diğer yerli kırmızı üzümler genellikle harmanlarda destekleyici bir rol oynar. Ayrıca Sicilyalı şarap üreticileri Syrah, Cabernet Sauvignon, Merlot ve Cabernet Franc gibi uluslararası çeşitlerle de başarı yakalamışlardır. Etna Dağı çevresinde Pinot Noir’in deneysel ekimleri de her geçen yıl artmaktadır.
Sicilia DOC, Etna DOC ve Marsala DOC en iyi bilinen Sicilya şaraplarıdır. Sicilia DOC, üreticilere en yaratıcı esnekliği sağlayan geniş, ada çapında kullanılan bir isimlendirmedir. 2011 yılında kurulan bir şarap üreticileri konsorsiyumu, Grillo, Catarratto, Frappato, Nero D’Avola gibi yerel çeşitlerle yapılan Sicilya şaraplarını Sicilia DOC olarak anmaya başladı. Etna DOC, adından da anlaşılacağı üzere Etna çevresindeki alanı kapsamaktadır. Bölge, volkanik toprakları ve yüksek rakımı sebebiyle neredeyse bir dağ iklimine sahip olması sayesinde diğer Sicilya şarap bölgelerinden daha fazla ilgi görmeye başlamıştır. Etna DOC için gerekli olan ana beyaz üzüm çeşidi Carricante iken, kırmızı şaraplarda Nerello Mascalese kullanılır. Adını Sicilya’nın güneybatı köşesindeki Marsala şehrinden alan Marsala DOC’nin kalitesi yıllar içinde değişiklik göstermiştir. Neyse ki, bu bölge yeniden ön plana çıkmıştır ve şu anda -yeniden- harika şaraplar sunmaktadır. Catarratto ve Inzolia bir zamanlar kullanılan ana üzümler iken, günümüzde daha zarif olan Grillo sıklıkla tercih edilmektedir. Marsala üretiminde toplamda yedi üzüme izin verilmektedir.
Puglia
İtalya’nın güney ucunda yer alan bu dar ve uzun şarap bölgesi, diğerlerine benzemeyen bir coğrafi çeşitliliğe sahip. Güneyde asmalar kumlu ama besin açısından zengin düz bağlarda yetiştiriliyor. Kuzeyde ise üzüm bağları biraz daha engebeli arazilerde bulunuyor. Topraklardaki bu farklılıklar, üretilen şaraplarda da büyük bir fark yaratıyor. Güneydeki çeşitler Primitivo ve Negroamaro iken daha klasik İtalyan üzümleri olan Sangiovese ve Montepulciano ise kuzeydedir. Puglia bölgesi aynı zamanda İtalya’nın toplam zeytinyağı üretiminin neredeyse yarısını sırtlamış durumda ve üretken bir kırmızı şarap kaynağı olarak uzun süredir devam eden bir üne sahip. Bölge 2010 yılında Primitivo di Manduria Dolce Naturale ile ilk DOCG’sini kazanmış, bunu bir yıl sonra Castel del Monte DOC ile çıkarılan üç kırmızı şarap izlemiştir. Puglia bölgesi şu anda, altı IGT/IGP unvanına ve 30’dan biraz fazla DOC’ye sahip.
Esasında ‘gerçek’ Puglia, güneyde, Appia Yolu’nun en güney uzantısını takip eden Brindisi-Taranto hattının altında bulunur. Burada şaraplar neredeyse bölgeye özgü üzüm çeşitlerinden yapılırken, kuzeyde yaygın olan üzümler, az önce de belirttiğim üzere Sangiovese ve Montepulciano gibi tüm orta ve kuzey İtalya’da kullanılanlardır. En belirgin Puglia üzümleri Negroamaro ve Primitivo’dur. Verdeca ise bu sıcak ve kırmızı ağırlıklı bölgedeki beyazlar arasında göze çarpan tek örnektir. Primitivo, Manduria ve Gioia del Colle’de yetişir ve epey derinlikli şaraplar yaratır. Negroamaro üzümleri daha yaygındır ve güney Puglia’nın DOC şarapları olan Alezio, Matino, Galatina, Copertino, Nardo, Leverano, Lizzano, Salice Salentino, Squinzano ve Brindisi’nin kırmızı şaraplarında imzası vardır.
Teruar açısından Puglia, verimli asma büyümesini teşvik etmeye yardımcı olacak müthiş bir dizi doğal araca sahiptir. Sıcak Akdeniz iklimi, sürekli güneş ışığı ve zaman zaman deniz meltemleri bağcılık için mükemmele yakın bir ortam oluşturmaktadır. Bölgenin jeolojisi, en çok Colline Joniche Tarantine tepelerinin etrafındaki ve Itria Vadisi’ndeki Martina Franca ve Locorotondo yakınlarındaki topraklarda görülebilen, demir açısından zengin kuaterner tortu katmanları altında kretase kireçtaşına doğru bir eğilim göstermektedir.